Bir çoğumuzun sıklıkla kullandığı savunma mekanizmalarından biri kaçmak. Sorunu yok saymak, önemsizmiş gibi davranmak.
Sorunu bir süre dahi olsa unutabilmek, ara vermek soruna dinlenmiş olarak ve farklı açılardan bakabilmek için oldukça kullanışlı bir yöntem. Çünkü çoğu zaman içinde boğuşurken ya da aynı çözümü defalarca deneyip yorulmuşken bir sorunu çözmek mümkün değil. Ama peki bir daha hiç geri dönmek istemezsek. Kaçmak artık bir yaşam şekline dönüşürse neler olur.
Bu tarz durumlarda karşımıza çıkan bir kaç üzücü senaryo var. İşkolik olmak, alkolik olmak ya da bilgisayar oyunları, sosyal medya kullanımının tüm güne yayılması gibi farklı bağımlılıklar geliştirmek, kendini yemek yapmaya ve atıştırmaya vererek obez olmak sıkça karşılaştığımız kaçma şekilleri.
Aslında kaçarken görmezden geldiğimiz bir şey var. Belki de sorun gerçekten sandığımız kadar çözümsüz değil, belki artık problem çözme mekanizmalarımızı ve hayata bakış açımızı değiştirmemiz gereken bir noktaya geldik ve inatla direniyoruz.
Ve belki kaçmak için ödediğimiz bedel sorunla yüzleşirken ödeyeceğimiz bedelden kat kat daha fazla. Çünkü o sorunu görmemek için bütün gün durmaksızın çalıştığınızda yaşayacağınız fiziksel, zihinsel ve psikolojik yıpranma ve yorgunlukla o sorunu çözme şansınız sıfıra yakın. Tahammülünüz tükenmişken ihtiyacınız olan tek şey biraz durmak, dinlenmek ve yardım istemek.
Sorununuzun gözlerinin içine bakarken “şimdiye kadar bundan mı kaçmışım” diyebilmek için kendinize şans vermek.